
Günler nasıl geçip giderse, o gün de öylece geçip gitmişti. ya da ben öyle sanmıştım. nereden bilebilirdim ki bu sıradan görünen günün hayatıma bu kadar büyük değişiklikler getirip, beni adeta bir hazan yaprağı gibi, bulunduğum yerden çok uzaklara savuracağını.. şimdi yıllar sonra anlıyorum ki, herşey o sıradan günde değişmeye başlamıştı.. o günü, tüm ayrıntılarıyla hatırlıyorum..
bu satırları bir dış ses okurken (muhtemelen jeyan mahfi ayral ya da adalet cimcoz), kamera neşeli bir bahçede, çiçekler arasında dolaşır. çok büyük, içinde nilüferlerin göründüğü bir süs havuzu olan bu bahçenin arka tarafında, beyaz kremalı bir pastayı andıran görkemli bir köşk vardır. kamera köşke doğru yaklaşır, etrafta kimse görünmemekte ancak baharın cıvıl cıvıl havası heryerde hissedilmektedir. açık olan vitraylı kapıdan içeri giren kamerayla beraber genç bir kız görürüz (muhtemelen Hülya Koçyiğit veya Filiz Akın), geniş mermer antredeki yuvarlak masanın üzerindeki vazoya, özenle kesilmiş çiçekleri hafif bir şarkı mırıldanarak yerleştirmektedir. üzerinde yuvarlak yakalı, küçük çiçekli, kaygısız tiril tiril bir elbise ve saçlarında bant şeklinde bağlanmış bir eşarp vardır, hem de beli inceciktir.
özlemişim eski Türk filmlerini. kaç zamandır yazmayı aksatıyorum farkındayım, üstelik kendime "ne olursa olsun yazmaya devam etmelisin, yazmak sağlam tutar insanı" desem de. ilginç zamanlar dedim geçtim, bunların içinde ilginçlikler kadar sağlık problemleri de vardı, buraya yazmak istemedim. neyse, kısa geçiyorum, üç ay sürecek bir ilaç kürüne başladım, ilk günlerde halsizlikle beraber kalp çırpıntısı yaşadım, şimdi biraz daha iyiyim. daha iyi olacağım inaşallah. bir de havalar bu kadar soğumayıp bahar geliverseydi de ben bi de bu kadar şeyin üzerine nezle olup başımı eğdikçe şırıl şırıl sular akmasaydı burnumdan. veya bahar azıcık gecikseydi tamam da, iş arkadaşım 2 haftalığına yurtdışına fuara gitmeyeydi (şimdi "sana ne bundan" diyeceksiniz, değil öyle ya, tatilim geldi benim, ondan).
Meraklısına Not: evet ya, hakikaten ne garip bir yazı oldu bu, yani hatta oldu mu? söz, vallahi çok şey birikti, yazacağım.
Meraklısına ikinci not: sevdim bu 55 işini, ilk paragraf da tam 55 kelime, iyi mi, heheheh.
Meraklısına üçüncü not: resim konusunda abarttım biliyorum, resimde ikinci paragraftaki köşkü değil de, Emirgan'daki Sarı Köşk'ü görmektesiniz. ayrıca bu haftasonu lale günleri başlıyor efendim Emirgan'da, lale de ne asil çiçektir. haberiniz olsun.