.

.

29 Kasım 2007 Perşembe

Küba'nın ünlü kokteylleri

ne bileyim üşümeye mi başladım nedir, aklıma gene Küba düştü. Dünya Turizm Gazetecileri Kongresi 2002 yılında Küba'da yapılıyordu ve ben nasıl olduğunu hala anlayamadığım bir şekilde Türkiye'den giden ekiple beraber bu geziye katılarak Küba'ya gittim. Kongre nedeniyle hazırlanan özel turlarla gezdirildik, ağırlandık, fotograf makinası sokulması yasak yerlerde video çekimi bile yaptık, harika vakit geçirdik. ekibin dil bilenlerinden olarak ben zaman zaman simultane çevirmenlik görevi de üstlendim, herşey çok "başka" çok güzel idi. neyse, bugün bunu hatırlamamın sebebi sevgili bir dostumla bu akşam konuşurken ona Küba'nın özel kokteyllerinden bahsederken "3 tane çok özel kokteyli vardır Küba'nın" dedim, "mojito, pina colada..." ve üçüncünün adını hatırlayamadım. gıcık oldum kendime. eve gelip nette aradım, buldum, üstelik gurmeliğini ve yazılarını çok beğendiğim Arman hoca da yazmış bu konuyu. şimdi linki tıklayanlar okuyacaktır, Arman hoca tabii daha başka içkilerden de bahsetmiş Ernest Hewingway ve Küba bağlantısından da yola çıktığı için, ama benim hatırayamadığım içki Cuba Libre idi. kelime anlamı Özgür Küba olan bu kokteyl, kola ve romla hazırlanıyor. ama serde Amerikan karşıtlığı olduğundan, kolası az Küba ulusal içkisi olan romu fazla koyuluyor ki, Küba özgür olabilsin! bu hikayeyi bu şekilde bana anlatan Varadero'da kaldığımız otelin barmeni Carlos'tu. Kongre 29 Ekim'i de içine alan bir döneme denk geldiğinden, Türk ekibi olarak, kongre otelinin barlarından birini 29 Ekim kutlamamız için aldık ve o akşam bir Türk gecesi düzenledik orada. Havana'daki konsolosumuz da bu gece için bize katılacaktı. Türkler olarak hepimiz kırmızı-beyaz giyindik o akşam. yol boyu yanımızda taşıdığımız ve kırılmaması için binbir takla attığımız içkilerimizi çıkardık (rakı, şarap,likör ringo ringo şişeler), barın üstüne dizdik. ama Carlos ve ekibi bize boş boş baktılar o güzelim Latin gözleriyle. çünkü rakı servisini doğal olarak bilmiyorlar. ben geçtim barın arkasına göstereceğim diye, önce uygun bardak arıyoruz. sonra şarap için tirbüşon. koca 5 yıldızlı otelde zar zor bulunuyor tirbüşon. bu krizi de atlatınca başlıyoruz rakıları hazırlamaya, o sırada misafirler gelmeye başlamaz mı? ben barın arkasında kalıyorum ve servise devam ediyorum. bir yandan hem Carlos'la hem misafirlerle sohbet ediyorum, bir yandan bardak yıkıyoruz. Carlos Türkiye'de de bu işi mi yapıyorum diye soruyor, "hayır ben bir bankada yöneticiyim" diyorum, çok şaşırıyor. derken bakıyoruz rakılar bitmiş, son bardakları bol sulu ve buzlu hazırlıyor millete şarap kadehlerinde likör vermeye başlıyor ve çok eğleniyoruz :) o sırada konsolosumuz geliyor, Havana'da aşçıya yaprak sarma yaptırmış ! sanki yıllardır gurbetteymişiz gibi, gözlerimiz doluyor filan.. gece çok güzel geçiyor, epey kalabalık bir grubu başarıyla ağırlıyor sonra yemeğe geçiyoruz. gecenin sonunda gene bara dönüyoruz, kalan posterleri toparlayacağız, oturuyoruz koltuklara. Carlos geliyor, bana özel bir kokteyl hazırlamış, limona da akşamdan kalan bir küçük Türk bayrağını saplamış, öpüyor beni ve içkiyi veriyor. ekipte şamata kopuyor tabii.

bunları hatırlayınca, orada çektiğim 9 makara filmi bir daha gözden geçirdim buraya hangilerini ekleyebilirim diye. ayıramadım çok, ama bunları buldum, bakın:


işte Carlos. ortadaki dememe gerek yok herhalde :) her neredeyse artık, umarım iyidir.
burası Varadero'da kaldığımız otelin kumsalı. vallahi deniz ve gökyüzü daha mavi, gece yıldızlar daha yakındı gökte.


Bu fotografı Havana merkezdeki Golden Tulip otelinin terasından çekmiştim. burası bir Hollanda oteller grubuna ait ve o dönem Genel Müdürü Zafer isimli bir Türk idi.

burası da Havana'da dolaşırken rastldığım bir manzara. kayık var ya, yakın geldi bana :))

Meraklısına not: Küba gezi notlarımı o dönem üyesi olduğum Kozyatağı Rotary Kulübü bülteninde yayınlamıştım, işte burada ve burada duruyorlar.

13 yorum:

Sem dedi ki...

Seyyah Gülçin'ciğim, yazılarınla biz de diyar diyar dolaşıyor, bir ruh halinden diğerine girip, anılarımız da yolculuğa çıkıyoruz.

Aklıma Mojita'yı denemek için, Küba'dan yeni dönen arkadaşlarımla yaptığımız parti geldi. Votka, limon, şeker, soda ve naneyi hazırlamıştım. Mojita'larımızı yaptık. İçmeye başladığımız da şeker yerine tuz koyduğumuzu farkettik. Yeni taşındığım evim de herşeyin yerini doğru dürüst öğrenememiştim:))

Neşemizi bozmadık ama, yeni bir votka alarak devam ettik:)

Öykücü dedi ki...

Gülçin:)

Küba en çok görmek istediğim yerlerden biriydi zaten:))

İnsan bildiği bir şeyi hatırlayamayınca cidden çok gıcık oluyor.Ama üstüne hatırlayacağım diye zorlamamak lazım.Çünkü zorladıkça hatırlanmıyor:)Oluruna bırakınca pat diye akla geliyor.

Sevgiler

Öykücü dedi ki...

Gülçin:)

Küba en çok görmek istediğim yerlerden biriydi zaten:))

İnsan bildiği bir şeyi hatırlayamayınca cidden çok gıcık oluyor.Ama üstüne hatırlayacağım diye zorlamamak lazım.Çünkü zorladıkça hatırlanmıyor:)Oluruna bırakınca pat diye akla geliyor.

Sevgiler

hep dedi ki...

IYYY!Cuba hı,hiç sevmem!hıh!Kıskandığımı da nereden çıkarıyorsun canım..:)
TRT 2 de Küba ile igili bir belgesel izlediğimde,ben de şaşırmıştım ne çok bilmediğim şey varmış bu ülke hakkında diye.Her şey bir yana,Çernobil kurbanlarının kanser tedavisi için Küba'ya gidiyor olmalarına,tıpta çok ileride bir ülke olmalarına ayrıca hayranlık duymuştum.
Eh sevgili Gülçin,on parmağında on marifet yani,bir de barmaidlik çıkardın ya çıkınından,sen aç kalmazsın:)Alacağım olsun,birgün görüşürsek yaparsın bana da bi Küba içkisi.
Gerçi bugünkü acı uçak kazası haberinin üzerine 9 saat uçmak fikri pek sıcak gelmese de,ben de istiyorum bir gün domuzlar körfezini görmeyi,niyeyse en çok orayı:))))

Ori dedi ki...

Taaa burdan taka ile Küba'ya git, takanın içine rakıları doldur, sonra kokteyl de, Carlos bu, deniz de şu de!
Sahi, Dünya Turizm Gazetecileri Kongresi'nde neler konuşuldu?
Bir bildirisi falan vardır herhal!
Yemedim Gülçin:))

Vladimir dedi ki...

Gezdiğin yerleri yaşadıın olayları çok renkli anlatıyorsun. Çok güzel yazmışsın parmaklarından mojito damlamış.

Geçen kış pek bir beğendiğim ikide birde tükettiğim içkim mojitoyu görünce de ayriyeten bir tehaf olduğumu belirtmeden edemeyeceğim...

Canım şööööle sepserin, bol naneli, kahverengi şekerli bir mojito çekti. Aslında yaz içkisi ama, bekleyemiyeceğim.
:)))

Ah!!! Küba!!! Benim için uzak bir hayal ben izmir'de KÜBA'na ile idare edicem mecbur...

Vladimir dedi ki...

Cuba Libre :)))

Talisman dedi ki...

Off Gülçincim,
O kumsal manzarası ne öyle? Çok çok güzell..
Geziyi de çok hoş anlatmışsın, ellerine sağlık :)
Sevgiler.

Not: Ben iyiyim :)

Adsız dedi ki...

kekliği düz ovada avlarlar.
anladınız siz onu :)

Sem dedi ki...

Oy Madımak :)))

Unknown dedi ki...

Bizim de hayalimiz bir gun Cuba ya gidip 6 ay kadar kalmak ;) yazin ile icimdeki ates daha bir alevlendi ;) sevgiler x

Espresso dedi ki...

Mmmmmhhhhh.. Küba, içkiler, sahil, anlatım.. nasıl da insanın canını çektiriyorsun yahu..:)) e, böyle kuru kuru yazmak olmaz, “Carlos.. mojito pliizzzz”.. Bu arada Cuba Libre.. Özgür Küba.. hikayesiyle de çok dikkatimi çekti, ne kadar rom, o kadar özgürlük..
Arkadaşlar o zaman bundan böyle, Türk içkimiz Rakı’ya su katanı tutuklarım, hadi tüm keyifçiler ve sevgili Gülçin, çinçin..:))

gülçin dedi ki...

sevgili sem,
vah vah yahu, üzüldüm bu kazaya. mojito bence kaçırılmayacak bir lezzet.

sevgili öykücü,
dün iki gazetenin pazar ekinde küba yazıları vardı, havana club içkisinin davetlisi olarak bir grup küba'ya gitmiş geçende, onu yazmışlar. içim sızladı okurken, bir de burnumun direği.

sevgili hep,
eğitim ve sağlık hizmetlerinin tamamı ücretsiz ve Latin Amerika'nın en iyi tıp fakülteleri de orada. Maradona da orada tedavi olmuştu, hatırlarsın. kurdukları bu düzene ben de hayran olmuştum. yoksulluk görmedim orada, yoksun'luk belki daha doğru bir kelime. bu arada, ben domuzlar körfezi'ni görmedim, ama fidel'lerin amerika'dan kaçarak geldikleri grandma teknesini gördüm devrim müzesinin bahçesinde :)

sevgili ori,
o kongrenin ana teması barış idi. özellikle savaş olan ülke ve bölgelerde turizmin nasıl olumsuz etkilendiği ve savaş sonrasında bile yıllarca kendine gelemediği konuları konuşuldu. özellikle eski Yugoslavya devletleri katılımcıları vardı, bir sonraki yıl Hırvatistan'da düzenlendi toplantı. çok istediğim halde ona katılamadım.

sevgili vladimir,
neyse ki artık havana club romları bilem var Türkiye'de. özellikle 7 yıllığı en kıymetlisi. onu dene, madem kış.

sevgili talis,
evet o kumsal insanı kendinden alıyordu. iyi olduğuna sevindim, hoş kal.

sevgili legro,
kanadını da kanadına bağlarlar sanrım, değil mi :))

sevgili sem,
bütün gece evde madımak diye diye dolaştım, aşkolsun :))

sevgili banu,
umarım hayaliniz gerçek olur. bize de haber verirseniz, belki bir kısmına biz de katılırız :))


sevgili espresso,
çinçin valla :))

sevgiler