.

.

9 Temmuz 2008 Çarşamba

esenköy


yaz gelince çalışanların çilesi başlar. çünkü yazın insanın aklı dışarıda daha çok kalır. klima ile soğutulmuş izole işyerlerinde genelde yaz nedeniyle hafiflemiş olsa da işlerle boğuşarak geçer günler. geceler uzun ve sıcaktır, evde olsan tüm pencereleri açsan ne, perdeler bile kıpırdamaz. yatsan uyku tutmaz, televizyon açsan abuk yaz programları sarmıştır her yeri, eline kitap alsan bile ağırlık basar, sayfalar bir ton ağırlığındadır, cümleleri devirmek zorlaşır. sabah da uyanamazsın buna mukabil (yani ben uyanamıyorum :). kalkıp gene işe gidersin sabah. yıllık izin dönemleri gelenlerde hafif hareketlenmeler, internette tatil yerleri aramalar başlar, öğle tatillerinden ellerinde poşetlerle dönerler, tatil için ıvır zıvırlar tamamlanır çaktırmadan. insanlar birer ikişer izne gider, onların neşeyle gidip genelde güneşte yanmış (bazen haşlanmış) ve yorgun geri gelişlerini izleyerek kendi izin dönemini beklersin. öğle tatilinde kendini dışarı atmak istersin, tam da güneşin en kızgın olduğu saatlerde şehrin bir yerinde ne yapacaksan. olsun, herşey içeride olmaktan iyidir :) bu yüzden şehirdekilerin bir tesellisi de haftasonu yapılacak küçük kaçışlardır. gazeteler de ekler verir "haftasonu ne yapalım da bu günlere dayanalım" ana fikirli. genelde aynı yerler yöreler vardır bu çalışmalarda, bazı yerler kapanmış ya da el değiştirmiştir, popüler mekanlar haftasonu için çok pahalıdır vesaire. zaten bir yere gidip gelmek de haftasonu eğer çok niyeti bozmazsanız gözünüzde büyür bir yandan, kalabalıktır-cavıl cuvuldur-yorgunluktur-trafiktir filan. neyse, bu kadar karamsar olmayalım yahu. izin dediğin nedir, gelir işte yeterince beklersen. bak ben gideceğim inşallah on gün sonra. hahayt. bodrum uçuşlarının neredeyse 300 YTL olduğunu biliyor muydunuz misal? üstelik tek yön. yuh diyorum. buna mukabil bilinmiş iki otobüs firmasının biletleri de 80-90 YTL arasında. bak yıllık izniniz olmasa böyle bir bilgiyi ne yapacaksınız ki? hiiiç, boşuna sinir. neyse, ben kendime ekonomik bir paket hazırladım gene de. anlatırım sonra. asıl anlatacağım şey, istanbul'un burnunun dibinde bir haftasonu kaçış noktası : esenköy. (kardeşim bu nasıl giriş pararafıdır, yazmayı özlemişsin galiba sen. hadi sadede gel, sadede)

efendim esenköy, eskiden istanbul'a bağlıyken şimdi yalova'nın olan bir belde. çınarcık'a 19 km mesafede olan bu belde, çınarcık'ın ününün gölgesinde kalmış yıllardır. bir dönem kapalıların tercih ettiği bir yermiş, herhalde bakirliği yüzünden; bu yüzden de hala bakir. hani 25 yıl sonra bulduğum lise arkadaşlarım vardı ya, onlardan biri eşiyle orada bir plajın işletmeciliğini yapıyormuş meğerse. sezon da haziran sonu gibi ancak açılıyor bu bölgede, nasıl bir yerdir diye kalkıp görmeye gittik geçen haftasonu. çınarcık'a gitmiştim daha önce, esenköy'ün de adını duymuştum ama gitmemiştim hiç. hadi bakalım diye kalktık düştük yola. yol dediğim lafın gelişi, bostancı'dan bindik cumartesi deniz otobüsüne, bir kişi 12 YTL, saat 9.45'ti. önce yenikapı'ya uğrayan deniz otobüsü ile serin serin tıngır mıngır esenköy'e vardığımızda saat 11.15'di. ne kadar yakın olduğuna şaştım bi kere. deniz otobüsünden inince bir daha şaştım, tipik yemyeşil bir karadeniz kasabası karşıladı bizi. zaten ben tatile giderken hep şaşmaya hazır ruh halimi yanıma alırım, nasıl hoş bir mendirek; kenarda kayıklar, motorlar, karşısında bir sıra evler, tepelerin bir kısmı maalesef villamsılarla dolu ama çoğunluğu hala yemyeşil sık bir orman. arkadaşların mekanı çamlıbel plajına gitmek için atladık taksiye (minibüs ve çufçuf denen dolmuş römörkerler de var), beş dakika sürmedi. çamlıbel beach club'ın kapısından girince bir daha şaştım baksanıza gördüğüm manzaraya:






büfesi, barı, diskosu, ocakbaşısı, iskelesi, çay bahçesi ile tam teşkilatlı bir plaj. öğleye kadar rüzgarlı, öğleden sonra sakinleşiyor. rüzgar inanılmaz rahatlatıcı, üşütmüyor; sıcağı bnaltmıyor. akşam saatlerinin tadına doyulmuyor. gece ise üstünüze birşeyler olmanız gerekebilir. sahil taşlık, deniz biraz derin. yani kıyıda oynamaya pek uygun değil.


esenköy'ün dikkat çeken bir başka özelliği ise kalacak yer bulmanın biraz zor oluşu, çünkü teşekküllü bir oteli/moteli yok. eğitim merkezi olarak da kullanılan bir öğretmenevi varmış. burası dışında, beklentilerinizi düşük tutmanız kaydıyla gecesi 30 YTL'ye pansiyon odaları bulabilirsiniz. genelde sezonluk yazlıkçılar ağırlıkta.


bu ilk haftasonundan sonra tadı damağımızda kaldığından, geçen haftasonu da oradaydık. bu sefer gidiş-dönüş deniz otobüsü biletlerimizi önceden internetten aldık (kredi kartı ile ödenebiliyor), ilk haftasonu pazar günü 18.30 dönüşüne bilet bulamamıştık. turyol'un kadıköy ve eminönü'ne seferleri de var, ancak pazar günü turyol motorlarının dönüşü epey kalabalık oluyor.


sonuç, istanbul'un burnunun dibinde böyle bir yer var. değişik bir rota olur diye aklınızda bulunsun. deniz otobüsü seferlerini buradan öğrenebilir (dış hatlar), siteye üye olursanız rezervasyon yaptırabilir ya da kredi kartınızla satın alabilirsiniz. motor sefer saatleri ise burada. kalacak yer için tereddüt duyarsanız, bana mail atın ben size arkadaşlarım vasıtasıyla yer bulmaya çalışırım. vallahi. maksat daralanlara bir hizmet olsun. selamlar sevgiler efendim, özlemişim yahu.

12 yorum:

Adsız dedi ki...

Interesting topics could give you more visitors to your site. So Keep up the good work.

ABİ dedi ki...

by the way, when I heard about the price of turkish airlines ist-bodrum flight for one-way, I said to myself "Ohaa" which means Oha in Turkish.
Another by the way:))I very liked this comments..
(En) Another by the way,:)), we missed you, too.
By dım di mi?
Eywallah.

Goddess Artemis dedi ki...

2-3 yaşlarımdayken (sene 72-73 demek oluyor bu) bir defalığına gitmişiz Esenköy'e. Adı gibi çok rüzgarlı olduğunu ve denizin çok çırpıntılı olduğunu anımsıyorum hayal meyal.

Çorba gibi sıcak deniz seven bir bünye olduğumdan, ne Marmara ne de Ege açmıyor beni. Yine de tanıtım ve öneri için teşekkürler :o)

Adsız dedi ki...

sabah sabah, üstelik de haziran raporunun son günü görülür mü bu fotoğraflar yaaaa...
bayıldım valla..
tatile gitmek lazım, bana bi takvim verinnnnnn.....

Sem dedi ki...

Esenköy kaçkını seni; yazıyı okurken bile için serinledi. Bir hafta sonu sana takılıcam, haberin olsun:P Sevgiler

Abi, jolly good:)

Ori dedi ki...

Vay anasına ne yazı olmuş yav! İyi reklam ama bravoo:)
Tamam giderim bi gün, adını söylersem indirim yaparlar değil mi?

Artık bundan sonra köyünü tanıtacak bütün muhtarlar seni bulur Gülçin:))

Dur ben bizim köy muhtarına adresini vereyim:))

mahallenin delisi dedi ki...

hafta sonu planı için "şöyle istanbul'a yakın neler vardır acaba" diye bilgisayarı (günler sonra ilk kez) açmışken ne güzel esenköy'ü keşfetmek...

teşekkür ederim gülçin'cim, müthiş zamanlama =))

sofi dedi ki...

Gülçin,süper yaa, bakarken serinledim...

Girls On Blog dedi ki...

Çok tatlı anlatmışsın yazı:) Esenköy acaip cazip göründü gözüme ve ilk fırsatta gitmek isteyeceğim yerlerden biri oldu.( hatta blki biraz geç oldu)fotolar filan imrendirdi...bu yaz tatil görünmüyo bana ufukta kaçabilirsek Esenköy ilaç gibi gelebilir:)
sevgiler

GULTEINEN ENKELINI dedi ki...

yaz aylarinda calisanlar deyince aklima dubaideki isciler geldi...
her yaz sapir sapir bir surusu oluyor ama gazeteye bile haber olmuyor bu etyopyali, hintli, pakistanli vs li insanciklar.
kanuna gore 42 derecenin ustunde calistirilmamalari gerekiyor ve de derece ne olursa saat 12 ile 3 arasi gunese cikmamalari gerekiyor...
ama kurallara uymuyor sirketler; ve oluveriyor insanciklar...
cok yazik; uzucu..
ben dubaiyi once is gezisi, sonra yillik izin diye terk ettigim gun hava 47 derece idi.
cok fena.
bi de acayip ya.
kotu yani.

miso dedi ki...

Gülçincim ne güzel yazı olmuş. İçim açıldı. Bizim Kıbrıs'ta çöldeydik; oralar yeşilmiş, ne güzel :))

Bu arada iyi tatiller şimdiden. Güzel güzel yorul da gel. (Ben perişan döndüm, heheh)

marruu

arayisinside dedi ki...

evet esenkoy ne yazikki cinarcık-armutlu arasında zorunlu bir guzergah olaran anılıyor.bir cok kisi bu bolgeyi fazla bilmiyor zaten