.

.

12 Kasım 2007 Pazartesi

hassas mevzu

biraz önce radikal'de şu haberi gördüm:

Yönetmen Fatih Akın, bir Fransız gazetesine verdiği demeçte Türkiye'de milliyetçiliğin yükseldiğini, yer yer faşizmin ortaya çıktığını söyledi.
Pazar günleri yayınlanan ‘Journal du Dimanche' adlı gazeteye konuşan Akın, Fransa'da Çarşamba günü gösterime girecek ‘Yaşamın Kıyısında' filmi hakkındaki soruları yanıtladı. Hem Türk hem Alman kimliğine sahip olmanın gururunu taşıdığını anlatan Akın, özellikle de Türkiye'ye her dönüşünde kendinde yeni şeyler keşfettiğini, bu nedenle de her geçen gün daha fazla Türkiye’de vakit geçirmek istediğini söyledi. Türkiye'de adeta bir ‘Matrix evreni’ ile karşılaştığı savunan Fatih Akın, “Milliyetçilik çok güçlü. Kafkaesk bir bürokrasi var. Ayrıca filmin çekimleri sırasında o inanılmaz anı yaşadık. Türk figüranlar, bir siyasi eylemci tutuklandığı sırada alkışladı. Faşizm, İstanbul sokaklarında kol geziyor” diye konuştu.
Fransa’da çok sevilen ve yakından tanınan Akın’ın son filmi ‘Yaşamın Kıyısında', 14 Kasım Çarşamba günü tüm ülkede toplam 24 salonda gösterime girecek.


bunun üzerine sizinle paylaşmaya karar verdim. bu Pazar günü, Kadıköy Haldun Taner Sahnesi’nde Tozlu Çizmeler adlı oyunu izledim. Oyunla ilgili olarak Şehir Tiyatroları resmi web sitesinden aldığım bir bölümü aktarıyorum: Engin Uludağ’ın yönettiği Tozlu Çizmeler, 1. Dünya savaşı ve İstanbul’un işgalinin Türk insanı üzerindeki etkilerini anlatıyor. Yorgun, yenik ve bekleyiş içindeki Osmanlı subayı Rıfkı’nın işgal güçleri ile mücadele için arkadaşlarıyla birlikte yola çıkışının anlatıldığı Tozlu Çizmeler’de, işgal güçleri ve bu işgal karşısında sinen halk ve Anadolu’da büyümeye başlayan bağımsızlık hareketi İsmet Küntay’ın kalemiyle hayat buluyor. Oyunda Levent Üzümcü (Rıfkı), Ertuğrul Postoğlu (Rüştü Çavuş), İbrahim Can (Ömer Lütfü), Yıldıray Şahinler (Yüzbaşı Scott), Kutay Kırşehirlioğlu (Azmi Bey), Aslıhan Kandemir (Safiye), Caner Çandarlı (Yüzbaşı Cevat), Emre Narcı (Harun Bey), Ayşegül İşsever (Hacer), Rahmi Elhan (Başçavuş/Çoban), Münir Kutluğ (Haşim Ağa), Murat Derya Kılıç (Kahya), Süleyman Baçlın (İdris Dayı), Ozan Gözel (Sivil-Stavro) ve Cem Uras (Nizamettin) rol alıyor.


Ilk perdede dağılmış Osmanlı ordusunun , işgal altındaki İstanbul’daki evine dönen bir subayı olan Rıfkı’yı tanıyoruz. Rıfkı’nın babası da askermiş ve şehit olmuş. Rıfkı ise bu şekilde eve dönmüş olduğu için öfkeli, yaşadığı çaresizlikten dolayı kızgın.. birşeyleri beklediğini farkediyoruz. Gene subay olan bazı arkadaşları direniş için yavaş yavaş toplanmaya başlıyorlar. O sırada, Rıfkı’nın evinin bahçesinde toplanmışlarken, dışarıdan “Teslim olun, etrafınız sarıldı” uyarısıyla beraber arkadaşları kaçıyor ama Rıfkı yakalanıyor. İste aşağıdaki fotograftaki sahne.



Rıfkı gözlerinden şimşekler çıkararak ellerini kaldırmış, teslim oluyor; etrafında silahlı 4 ingiliz askeri. Bu görüntü ile ilkperde bitti, perde kapandı, seyirciler alkışlamaya başladı. Alkışların başlamasıyla, önlerde oturan bir genç ayağa kalkıp bağırmaya başladı: “bir Türk askeri esir alınıyor, siz bunu alkışlıyorsunuz, bunu asla kabul edemem, bunu alkışlayamazsınız, hayır hayır” diye. Seyirciler aldırmadan alkışlamaya devam ediyorlar ve ona “aaa deli mi ne? perde bitti oyuncuları alkışlıyoruz, sen ne diyorsun” filan diyorlar. Genç adam sonra kalkıp gitti, hepten mi çıktı arkalara mı geçip 2. yarıyı seyretti bilmiyorum.

11 yorum:

Sem dedi ki...

Gülçinciğim, bu yazın yaşadığımız gelişmelerin çarpıcı bir fotoğrafı gibi olmuş. Bize de olup bitenler hakkında bir hatırlatma. O tatlı yüreğine ve gözlem gücüne bereket diyorum.

hep dedi ki...

Yoksa sen de mi o sahneyi alkışladın bre hain :))

Ori dedi ki...

Tahammülsüzlük! Ama bu öyle masumhane bir tahammülsüzlük değil. En iyi ben bilir, en iyi ben yaparımın sokağa inmiş halidir görünen.
Ta en başta siyasetin içinde bu hoşgörüsüzlük. Sadece hoşgörüsüzlük olsa neyse birde itaat beklenir. Küçüksen itaat edeceksin, sorgulamayacaksın, sadece istenileni yapacaksın. Bu yolda çalışanı yapanıda alkışlayacaksın.
Kıbrıs, AB, Güney Doğu, iktidar, Laiklik, Diyanet, TFF, Basın... Aslında hepsi demokrasi içinde demokrasi oyunu değil mi?
Bu kadar karamsar bir durum var demek istemiyorum aslında ama sokakta ayak sesleri var!

miso dedi ki...

Bir saniye bile düşünmemek, fırlayan öfkeyle hooop diye davranıvermek... Ne yazık ki en kötü huyumuz bu sanırım. Yani şimdi Hırtlar Vadisi'nin ilk bölümlerinde Çakır öldüğü zaman sela verdiren, ölüm ilanı yayınlatan insanlardan ne farkı var ki bu adamın? Gülsem mi, ağlasam mı bilmiyorum. Bu yüzden hiç bir konuda özeleştiri de yapamıyoruz zaten:(

marruu

Adsız dedi ki...

Çok güzel bir gözlem ve yorumlama.. Ama ben dikkat et derim böyle yazılar yazarken, her an benim gibi "hain gavur" damgası yiyebilirsin :))

ABİ dedi ki...

tiyatroya gidebilmeyi akıl eden ve giden birinden bu zamanda bu davranış, çok tuhaf. bilinçli yapıyor gibi sanki..
ya da sıyırmış..

Vladimir dedi ki...

O bendim Gülçin. Sonra çıktım tabi, gururum yeterince incinmişti. Orada bir dakika daha duramazdım. Hayır, hayır, bağlasalar durmazdım. Durmadım da...

Adsız dedi ki...

Oi, achei seu blog pelo google está bem interessante gostei desse post. Gostaria de falar sobre o CresceNet. O CresceNet é um provedor de internet discada que remunera seus usuários pelo tempo conectado. Exatamente isso que você leu, estão pagando para você conectar. O provedor paga 20 centavos por hora de conexão discada com ligação local para mais de 2100 cidades do Brasil. O CresceNet tem um acelerador de conexão, que deixa sua conexão até 10 vezes mais rápida. Quem utiliza banda larga pode lucrar também, basta se cadastrar no CresceNet e quando for dormir conectar por discada, é possível pagar a ADSL só com o dinheiro da discada. Nos horários de minuto único o gasto com telefone é mínimo e a remuneração do CresceNet generosa. Se você quiser linkar o Cresce.Net(www.provedorcrescenet.com) no seu blog eu ficaria agradecido, até mais e sucesso. If is possible add the CresceNet(www.provedorcrescenet.com) in your blogroll, I thank. Good bye friend.

GULTEINEN ENKELINI dedi ki...

saka gibi yaaa...

Vladimir dedi ki...

Yetiş Gülçin!!!!!

Uluslararası bir blog olmuş burası. Nasıl heycanlanmışım. Zaptedemedim kendimi.

Allah nazarlardan sakınsın.

Tü tü tü

elemterefish kem gözlere sish !!!

ABİ dedi ki...

sevgili witness..
seni, kim, nerede ve nasıl "Hain Gavur" ilan etti? Ben bulamadım yaw..