.

.

22 Ekim 2007 Pazartesi

Türkan Şoray, Müjde Ar vs.

ne zamandır kitaplardan bahsetmemişim size. oysa okuma maceralarım da devam ediyor. şimdi yaslanın arkanıza bakın ne buldum size:

"....Ben mantığıyla hareket edebilen kızlardan değilim. Bu konuda MüjdeAr’dan bile gurursuzumdur. Türkan Şoray olmayı hep başkalarına bırakırım. Tabii Türkan Şoray olmayı seçen kızlar, film sonunda hak ettikleri temiz sevgiyi bulurken, ben zavallı bir Müjde Ar müsveddesi olarak –üstelik göğüslerim de hiçbir vakit onunkiler kadar dolgun olmamıştır- filmin bitiminde, “son” yazısı yüzümün üstüne düştükten sonra bile ağlamaya devam ederim.


Bana kalırsa kadınların kendilerine kurdukları en büyük tuzak, filmlerden rol seçmektir. Özellikle yetmiş sonrası kuşağın. Çünkü karşılarında birbirini tutmayan iki karakter vardır: Müjde Ar ve Türkan Şoray. Türkan Şoray, eşsiz güzelliğiyle karşımızda bir anıt gibi durmaktadır işte. Gururlu, mağrur, çelik iradeli, aşkından ölse bile hatalarından dolayı bir adamı hayatından çıkarırken ardından dönüp bakmayan, kimseyi üzmeyen, ölürken verdiği son nefeste hayatı film şeridi gibi gözlerinin önünden geçerken pişman olacaki vicdan azabı duyacak tek bir şey bulamayacak olan Türkan Şoray.

Selvi Boylum Al Yazmalım’da yıllar yılı otobanlarda yolunu gözlediği Kadir İnanır’ı arka odalara çekilip elini ısıra ısıra ağlayacak kadar severken, “doğru, ilkelerime uygun olanı yapacağım” diye adamı kamyonuna bindirip dibine baka baka yollayan Türkan Şoray. Ya da yıllar sonra tam bir hanımefendi olarak büyük bir salonun haşmetli merdivenlerinden inerken, yıllar önce kendisine haksızlık eden adama sadece bir bakışıyla hatasını anlatan Türkan Şoray. Kim Türkan Şoray olmak istemez ki? Müjde Ar’ın güzelliği çekicilik bölümünde yer alır daha çok. İntikam almak üzere, o da Türkan Şoray gibi büyük salonların dev merdivenlerinden inse de, onun inişine Türkan Şoray’ınki gibi asil bir anlam yüklemeyiz. Kimbilir hangi fabrikatörün yeni “dalgası”dır diye düşünürüz. Anıttan çok bir insandır. Zaafları, hırsları vardır. Mahallemizin fırfırlı etekli, dalga dalga göğüslü kızıdır o. Ama hep düşer, ayağı zaaflarına takılır. Çünkü aşık olur. Ama Türkan Şoray gibi gururlu olamaz o. Gidenin arkasından koşar, “dur” der, küçülür gözümüzde. Kendisine ne kötülükler yapmış adamı affeder. Bir de ateşli ateşli sevişirler bu barışma anının üstüne utanmadan. Zaten o hep sevişir. Başarıları da başarısızlıkları da hep birileriyle sevişmesinden kaynaklanır. Ama Türkan Şoray öyle mi? Olsa olsa iğfal ederler onu. O da “bu utançla yaşayamam” deyip sevgilisinden ayrılır. Yada evli ise kendisiyle yatmak isteyen adamı öldürür, hapse girer. Kocası ona “orospu” der, ama yirmi yıl sonra hatasını anlayıp geri döner adam.

Müjde Ar’ın acısı da, hayatı da daha gerçekmiş gibi gelir hep bana. Aşkı için günah işlemeyi, gururundan vazgeçmeyi göze almış kadınlardır, ama nedense Türkan Şoray’a anıt muamalesi yaparken Müjde Ar’ı seyrederken hep “aşüfte” diye geçiririz içimizden. Müjde Ar, pişman olacağı şeyler yapar çünkü. Vicdan azabı çekmeyi, suçluluk duygusunu, ayıplanmayı, belki de en önemlisi kendini ayıplamayı göze almıştır.

Selvi Boylum Al Yazmalım’ı seyrederken Türkan Şoray’a hep “aptal” derim. Ben olsam Kadir İnanır’la giderdim. Her şey aşktır çünkü.

İkisinin durumu da aşk ve intikam arasında gidip gelir. Ama Türkan Şoray’ın intikamı bile asildir. O durur ve bekler. Hayat ona güzellik, saygınlık ve kandini deli gibi seven başka bir adam verir. Yıllar sonra esas adam geri geldiğinde bütün kadınların bir erkekte olmasını istediği şeye sahiptir artık: gerçek, saf bir pişmanlık. Bu adamı bütün kadınlar affeder, çünkü onun kadına bakışında bir kadını yücelten bir ifade vardır. Müjde Ar’ın intikamı ise tehlikelidir. Beklemez, harekete geçer. Hayattan güzellik, güç, biraz hafif meşrep bir hava ve kendisini şehvetle isteyen adamlar alır. Esas adamın gelmesini beklemez. Gider alır onu. Kendisini bıraktığına pişman edip gücünü gösterecektir. Adamı nihayet avucuna aldığında da gidip onunla yatar. Ah ne kadar da gurursuzdur. Kadınların yüz karasıdır. Ama sevgilisi olacak bu cibilliyetsiz adamda da şeytan tüyü vardır.

Şimdi aynaya bakınca, yıllardır gözlerimi Türkan Şoray’ın gözlerine, saçlarımı Müjde Ar’ın saçlarına benzetmeye çalıştığımı bir anda fark ediyorum ve anlıyorum ki, bunun sebebi sözlerimi hangisininkine benzeteceğime bir türlü karar verememiş olmam. Türkan Şoray olmak isterken Müjde Ar’ınkinden başka replik açığı bulamayıp susmam.

Bir adamın bütün kötülüklerini sırf adamda şeytan tüyü var diye göz ardı eder mi insan? Evet, ben erkek seçmekte çok kabiliyetsizim.... "

Seray Şahiner'in Can Yayınlarından çıkmış Gelin Başı adlı öykü kitabındaki son öyküden alıntıladım bu bölümü. 1984 doğumlu genç bir yazar Seray, Gelin Başı da ilk kitabı. öyküleri ise kadın duyarlılığı ile dolu, ince, hassas.. ben sevdim, kendime yakın buldum. yukarıdaki bölümü sevenler burayı ve burayı da tıklasın lütfen. bu arada, siz ne dersiniz?

9 yorum:

Talisman dedi ki...

Imm nefis birşey, ben çok beğendim Gülçincim..
Ben Türkan Şoray a mı Müjde Ar a mı yakınım diye düşündüm de, ikisine de benzetemedim kendimi..
Olsa olsa Çalıkuşu olur benden, sevdiği insanı görünce ayakları kıçına değerek koşup kaçma bakımından :)
Sevgiler..

endiseliperi dedi ki...

ben de çok beğendim. çook. hiç şüphe yok ki, müjde ar gibi kadınaları severim ben. madam bovary, anna karanina... yani aşkı ayaklarına dolanmış, zaaflarıyla başı derde girmiş, acı çeken ama aşkı hep yücelten kadınları. öyle dürüstlük abidesi gibi, kafası ile kalbini kompartımanlara ayırmayı bilecek kadar "akıllı" kadınları pek sevilesi bulmam. duvar kenarından yürüyen, tertemiz kalabilmişlerin insanlık serüveninde pek sevimli bir yeri olmadığına inanırım. sıkıcı, atasözünün babaanneleri gibi doğrucu kadınlarla üçbeş sohbet bile edemezsin nükteli. gözlerini devire devire seni, hissettiğin yanlışlar yüzünden utandırırlar. yaşasın madam bovary burcundan doğanlar! yaşasın müjde ar'lar!

:)) valla böyle işte.

gelin başı ismini pek beğenmemiştim. ama bak ne güzel şeyler yazmış meğer. alıp okumak gerek. teşekkür ederim.

GULTEINEN ENKELINI dedi ki...

Ben cok begendim, Turkiyeye gelince alacagim kitaplar listesine ekledim (ideeefix gibi siteler beni urkutuyor, kredi karti seysi filan hani.. guvenemiyom bi turlu teknolociye:P)

Sem dedi ki...

Vayy be ben de çok beğendim. Bu yaşta böyle yazarsa gelecek eserlerini düşünemiyorum bile. Müjde Ar severler Perşembe geceleri 'Haydi Gel Bizimle Ol' programını kaçırmasın:))

gülçin dedi ki...

sevgili talis, peri, gulteinen ve sem,

hatunlara dokunacak bir bölüm olduğu kesin. zaten bu öykünün devamında da şöyle bir cümle var: Allahım şu Müjde Ar'ı mutlu sonla biten bir filmde göremeyecek miyiz hiç?

ben de sanırım hayatım boyu Türkan Şoray havalı olmaya çalışan bir Müjde Ar olmuşum :)mutlu son mu? mutlu son nedir ki deyip çıkıyorum içinden :)

efendinizm dedi ki...

yazıya bir erkek gözüyle bakıp yorumlamak gerekirse(aslında yok böyle bir gereklilik:)olay kısaca şöyle; türkan şoray'la evlenirim, müjde ar'la eğlenirim :)keh keh keh ehü... allah allah yaa "kim bu size sormadan sınıflara ayıranlar" di mi... bu arada hem türkan şoray hem müjde ar'ı içinde barındıran kızlarla ne yapılır? eğlenmeye gidersin evlenirsin :)

Talisman dedi ki...

İçine Müjde Ar kaçmış Türkan Şoray ! Erkek muhayyilesinin geldiği son nokta.. Ya da dur bakayım ilk nokta da buydu galiba.. :) Yeni birşey yok.

efendinizm dedi ki...

...seni rakip görmesede,sen onu kendine rakip seç, onu aşağılayarak olduğundan büyük göster kendini ve öyle hisset,dikkat çek.
değişmeyen sorunlarımızdan biride bu galiba. belki sorun ne müjde ar olmak nede türkan şoray,herşeyden kaçıp bir çalının üzerinde kalmaktır...kuş misali...

Ori dedi ki...

Bir genç kızın iki oyuncuyu öne çıkararak - ki özyaşamları değil- güzel bir çalışma sunması gerçekten alkışlanacak bir olay. Lakin öne alınanlar oyuncuların tüm filmleri olmadığı gibi, F. Girik, H. Koçyiğit, F. Akın ve daha niceleri bunların dışında tutulmuş.
Olay biraz da Y. Güney, A. Işık, T. Akan, C. Arkın .... vs değerlemesine benziyor.
Doğrusu ben pek tutmadım.