işte bazen kendimi bu resimdeki hatun gibi hissediyorum. yani ortadaki. (böyle deyince de temel fıkrası gibi oldu, hani iki yanında ineklerle resim çektirmiş de, memlekete yollarken arkasına "ortadaki benum" yazmış ya). gerçekten, özellikle iş hayatı insana bu hissi nasıl sık veriyor anlatamam. tüm gün boyunca aybaşında hazırlanan bir raporu hazırlamak için, bugün izne başlayan ve giderken tüm verileri (ve herşeyleri aslında) darmadağınık bırakan bir arkadaşın arkasından söylene söylene uğraştım. bazı excel tablolarının formülasyonları bile bana karşıydı yahu, elle girdim filan, sonuç: gözlerim kaydı, aklım boşaldı, rapor hala bitmedi. güya güzel bir yazı yazacaktım dönüş şerefine. bu sıkıntılı günün üstüne işte ancak bir yanında astronot, bir yanında zuzaylı biriyle böyle oturup kalırsın. yarın devam. raporda hala kayıp olan 25 bin doları arıyorum, bulan haber versin :)
doğumgünümde "döndüm" dedikten sonra, sürpriz bayramla haftasonunun tadına baktım. cumartesi akşamüstü Süreyya'da Güldestan adlı dans ve müzik gösterisini izledim. pazar günü de Şehir Tiyatroları'nda Maskeliler adlı oyunu (bu yılın çeşitli tiyatro ödüllerinde ismi yılın prodüksiyonu, en iyi erkek oyuncu ve dekor dallarında geçmişti) izledim.
Güldestan, modern dansın en güzel yorumlandığı gösterilerden biri. koreografisi ve yönetmenliğini Beyhan Murphy, müziklerini Mercan Dede yapmış ve çok etkileyiciydi. geçtiğimiz yıllarda AKM sahnesinde sergilenmiş bu oyunu şimdi Süreyya'nın sahnesinde izlediğimizde gösterinin görkeminden birşeyler kaybetmiş olduğunu buruklukla farkediyorsunuz, ancak modern dans da çok güzel uçuşan dansçılar da. 2003 yılından beri, yılda sadece bir-iki kez oynuyorlar; rastlarsanız kaçırmayın.
Maskeliler'e gelince, tek perdelik bir oyun bu. İsrailli genç bir yazar olan Ilan Hatsor'un oyunu. bir kasap dükkanı dekorunda, Filistinli 3 erkek kardeşin öyküsü. ağabey İsrail tarafında bulaşıkçılık yapmaktadır, ortanca kardeş Komitecilere katılıp dağa çıkmıştır, en küçük kardeş de köylerinde kasabın yanında çalışmaktadır. ortanca kardeş (Levent Üzümcü), küçük kardeşe (Serdar Orçin) ağabeylerinin (Mehmet Gürhan) İsrail ajanı olmakla suçlandığını söyler ve oyun bu şekilde başlar. yaklaşık bir buçuk saat boyunca kardeşlerin arasındaki konuşmalar ve hesaplaşmalar giderek artan bir tempoda devam eder ve sürpriz bir sonla oyun sona erer. Duygu Sağıroğlu'nun kasap dükkanı dekoru çok ince detaylarla hazırlanmıştı, içeride kafeslerde iki canlı tavuk bile vardı! oyun boyunca kafes içinde ordan oraya atladılar ama neyse ki ötmeye kalkmadılar. Maskeliler, etkileyici ve düşündürücü bir oyun. umarım gelecek sezon gene oynar ve savaş ile insanlık halleri üzerine düşündürmek üzere daha çok kişiyle buluşur.
Öyle böyle derken, tiyatro sezonu kapandı, Mayıs sonunda Süreyya'daki gösteriler bitiyor, 6 Mayıs Hıdrellez, hava hala soğuk kardeşim. yarın İstanbul 14 derece olacakmış. tedbirli olmakta fayda var, üşümeyelim üşütmeyelim aziz dostlar.
4 yorum:
evetttt... bu sefer döndün... buna inanıyorum...
aynı eski Gülçin bu. Öslediğimis...
sevgiyle kal demiycem, kalma, buralarda ol.
sevgiyle...:)
Raporlar tutmuyorsa at kafadan yaz, nasılsa kimse okumuyor onları, bunu bilir bunu derim.
sevgili abi,
buralardayım, sevgiyle.
sevgili vladimir,
neyse ki sabah sağlam kafa ile raporu tamamlamış bulunuyorum. seksen şekilde sağlamasını da yaptık. raporun şaftını kaydıran kayıp parayı da buldum. içim rahat. kimse okumuyor diyorsun ya, hazırlayanlar okuyor anacığım.
sevgiler.
Gülçin, canım,
muhteşem çıkmışsın bence.
Fotoya bittim. Süper. Raporu da bana yolla, zuzaylı gibi doldurayım. It is a book filan :)
marruu
Yorum Gönder