burası işte kasr-el nobela'nın antresi. tavandaki ve duvardaki süslemelere dikkat. önünden geçtiğimiz ve içini görebildiğimiz bütün evlerde, otellerde, her yerde acayip şıkırtılı kristal avizeler dikkat çekiyor. insan özeniyor valla :)
bu da üst kattaki salonun bir köşesi. tabii herkes aşağıda kokteyllerken ben etrafı görmeden gidemezdim :)
etraf derken tuvaletleri de atlamamak lazım, değil mi? bunlar da tuvaletlerin kapıları. resimde seçebilecekmisiniz bilmiyorum ama üzerlerinde çok kokoş bir hanımla silindir şapkalı bir adam resmi var. muhtemelen viktorya dönemi ingiltere'sinden, bir jane austen romanından fırlamışlar gibi, onları görmek şaşırtıcıydı.
şam'da ilk serbest zamanımızda gittiğimiz yer Emeviyye Camii oldu. Şam'ı anlatan her kaynakta mutlaka görülecekler arasında ilk sırada yer alan bu görkemli yapı, Hamidiye Çarşısının hemen yanında. bakın ansiklopedik kaynaklar ne diyor burası için: Şehrin en büyük, en eski ve görkemli camisidir. Kilise olarak kullanılmakta iken Şam'ın Müslümanlar tarafından fethedilmesinden sonra, 705 yılında Emevi Halifesi Velid bin Abdülmelik tarafından bir kısmı camiye çevrilmiştir. Daha sonraları yapılan tadilatlarla genişletilerek bugünkü halini almış ve tamamı cami olarak kullanılmaya başlanmıştır. Müslümanlar tarafından kıyamete yakın Hz.İsa'nın yeryüzüne ineceği rivayet edilen "ak minare" bu camiye aittir. Camide ayrıca, Hz.Yahya Peygamberin kabri ile İmam-ı Hüseyin'in Kerbela'da Yezid'in adamları tarafından kesilen ve Şam'a getirilen mübarek başlarının defnedildiği ve ziyaret edildiği bölüm bulunmaktadır. Avluda bulunan 8 sütun üzerine yükselen hazine kubbesi, kamu hazinesini korumak amacıyla Abbasiler döneminde yapılmıştır. Caminin ilginç yönlerinden birisi de, dört farklı mezhebi temsilen dört ayrı mihrap yapılmış olmasıdır.
işte bu resimde önde görünen İmam Hüseyin'in başının kesildiği yer, arkadaki yeşil camlı bölüm de Hz. Yahya'nın kabridir.
camiye girmek o kadar da kolay değil, girişte görevliler çarşaflılar hariç her hatunu yan taraftaki büroya gönderiyor ve oradan 50 suriye lirası ödeyerek (yaklaşık 1.5 dolar) bu yeşil cüppelerden giyip camiye geri dönüyorsunuz. cüppeyi giyen kahkahayı basıyor, çünkü çok komik görünüyor insan içinde. ama farkındasınız, hiç birşeyden yılmadım-işte araştırmacı gazetecilik :))
ama gördüğünüz gibi, gerçekten görülmeye değer bir yer. insan nereye bakacağını şaşırıyor.
şam'da yemek ve günlük hayatla ilgili detaylar bir sonraki yazıda. bu arada, suriye'yi merak edenler, gezi programı Ayna'nın Suriye ile ilgili bölümü burada. hürriyet'in seyahat ekinde yayınlanan ve iki kızın sırt çantalarıyla yaptıkları Suriye gezisi anıları da burada. ayrıca atlas dergisi okurlarından Ahmet Çongar'ın Suriye gezisi anıları da burada, ilginizi çekebilir. daha önce size bahsetmiş olduğum Sarı Otobüsçülerin Suriye gezi anılarını da Naure Çarkı isimli kitapta okuyabilirsiniz, ki ben okudum ve gönül isterdi ki o kitaptaki herşeyi ben de yapayım, her yeri ben de göreyim. bu sefer olmadı, next time inşallah :) hazır birkaç aya kadar THY Halep seferlerine başlıyor, mutlaka yeni tur programları olur. burnumuzun dibi ve ucuz, bize benzeyen bir ülke, neden olmasın, gene giderim.
5 yorum:
Güzel bir gezi olmuş, çok da güzel ve detaylı bir anlatım, eh artık biz gittiğimizde elimizle koymuş gibi dolaşırız etrafı :)))
Doğum gününü Şam'da geçirmek ha, nice mutlu yıllara dostum :)))
Cami muhteşemmiş, resimler harika, peki ya yemekler, humus, bakla ezmesi, tatlılar, kebaplar, yemekleride güzeldir oranın :)
Nice yıllara bu arada, seyahatte girdiğine göre yeni yaşına, demekki bu yıl çok gezi yazısı okuyacağız, mutlulukla kal...
oh oh ne guzel gezmek cok faydali tabii gorebilenlere :} x
Ehlen ve sehlen merhaba:)) Şam'la ilgili en çok okuduğum kaynak oldun biliyormusun. Sarı Otosbüscülerin yazdıklarını da merak ettim. Kayısıya sıra ne zaman gelecek diye sorabilir miyim?:))))
Yorum Gönder