.

.

1 Şubat 2008 Cuma

not defterimden

-Dün öğlen Nişantaşı Sembol Cafe’de şinitzel yedim. Önceden rezervasyon yaptırırsanız, yemeğinizden sonra burada tarot ya da kahve falı baktırabiliyorsunuz; bu yüzden hanım nüfüs kalabalık. Neyse, şinitzelim, yanında salata ve patates kızartması, üzerinde bir dilim limon, onun da üzerinde bir parça otlu tereyağı ile geldi. Ne iyi fikir. Çatalın ucuyla aldım tereyağını, yavaşça şinitzelin üstünde gezdirdim, önce hafif hafif beyazlıklar oluştu şinitzelde, sonra kayboldular. Tereyağının sıcak birşeyin üzerinde erimesinin mutlulukla bir ilgisi olmalı, mesela kızarmış ekmeğin ya da Karadeniz pidesinin üzerinde erimesi ne güzel manzaradır. Otlu tereyağı da hem sunum hem tad açısından hoş birşey. Oda sıcaklığındaki tuzsuz tereyağını kırmızı biber, doğranmış maydanoz ve sarımsak ile azıcık tuzla karıştırıyorsunuz, buzdolabına kaldırıyorsunuz, o kadar. İyi icatlar bunlar.

-6 Şubat Çarşamba akşamı, yani bu Çarşamba, CNBC-E’de saat 22.00’de SMOKE filmi oynayacak arkadaşlar. Artık takviminize mi yazarsınız, cep telefonunuza alarm mı girersiniz, kocaman bir kağıda yazıp buzdolabının üzerine mi yapıştırırsnız, ben bilmem. Ben söyledim, benden günah gitti.

-Ne güzel şarkıdır şu: Ah bu ben kendimi nerelere koşsam / Saklansam bir yerlerde gizlice ağlasam / Ah bu ben kendimi nerelerde bulsam/ Çekilsem sahillere hayaller mi kursam..

-“Ne kadar çabalasam da, benim güneşim kaf dağının ardında, doğması çok zaman alacak” diyor bana. Ben de ona “yoktur sonsuz gece. Ne kadar belalı, ne kadar katranlı, ne kadar karanlık olsa da; ne kadar yıldızları göremesen de ve içinin kederinden onu siyah bir kadifeye benzetemesen de; her gece, eninde sonunda güne teslim olur.” diyorum. Hayat hiçbir zaman herşeyi tam vermiyor herhalde, çünkü hayat bir sınav belki; yetinmeyi, değer bilmeyi ve koşulsuz sevmeyi öğrenmemiz, başarmamız gerekiyor. Tüm eksikliğimiz aslında maddesel şeylerden değil, tamamen kendimizle ilgili şeyler, maddelere sadece bizim duygu dünyamızdaki karşılıklarına ihtiyacımız olduğu için ihtiyacımız var sanıyoruz, güvenlik gibi, rahat gibi, huzur gibi. Ama en iyi yastık uykuyu vermiyor bize, en güzel kıyafetin içinde çirkin görünüyoruz gözümüze ya da en hızlı giden arabanın içinde kenara çekip ağlamak istiyoruz gene de. Tüm soruların cevabı kendi bahçemizde. Once pencerelerini kendine aç, sonra dünyaya, aç ki içeri güneş girsin, ışık girsin, umut girsin. Kaf dağı dediğin neresi ki, şurası işte, bak sol göğsünün üstünde atıp duruyor, dokunsana.

11 yorum:

Vladimir dedi ki...

Oh ne güzel keyefini sürmüşsün..

"Smoke" filmi o kadar güzel ortamda çekilir ki, ekip dağılmaz yeni oyuncuları da içine alarak o hızla "blue in the face"i çekerler.

Her iki filmin senaryosu can yayınların tarafından yayınlandı.

Blue in the face ise süpermarketlerde 4.99 YTL likler arasında bulunabiliyor. Ama tabii ki smoke nerde bu nerde...

gülçin dedi ki...

hay allah, 13 şubat salı akşamı da blue in the face var iyi mi? durun en iyisi ben buraya linki yazayım da siz bu özel film programını netten okuyun anacığım:

http://www.ntvmsnbc.com/news/434055.asp

sevgiler

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Gülçin,
Haberci melek gibisin, inan.:)
Yaşşa!
:))

Ori dedi ki...

Hiç olmadı Gülçin!
Tam acıkmışken böyle bir yazı yazılır mı?
Pardon yaa, çok özür... yazının saati uygunmuş da ben acıkmışım:))
Neyse, neyse senin güzel yazının üstüne peynir ekmek halleder bu sorunu. Aşılmaz kaf dağı değil ki bu:))
Sen şinitzelden de lezzetli yazmaya devam et ama.
Sevgiler...

ulku dedi ki...

Sana ne olmuş Gülçin,
Pembe gözlüklerle bakmaya başlamışsın hayata. Sakın ola bir daha siyah gözlüklerini takmayasın. Böyle daha iyi görünüyorsun. Hep böyle kal. (Şarkı sözü müydü bu?)
Sevgiler.

Sem dedi ki...

Haberci melek! senin de açık pencerenden içeriye giren, içini aydınlatan güneşin hiç eksik olmasın. Sevgiler

deger dedi ki...

Sevgili Gülçin,

Ben de sevgili ulku'ye katılıyorum. Böyle daha iyi görünmekten öte, neredeyse göz kamaştırıyorsun. Ama ben daha ileri gidip, o pembe gözlüklerin saplarının kulaklarının arkasına mutluluk yapıştırıcısı ile iyice yapışmasını ve bir daha hiç çıkmamasını diliyorum.

Ömür boyu mutluluk dileklerimle.
Sevgiler.

GULTEINEN ENKELINI dedi ki...

Gulcin,
Sol gogsumun kafesimin tiklamasina degil daha da icine fena dokundun yazinin son bolumunde.
Boyle bir hatirlatmaya gereksinim duydugumdan mi nedir, yahut algida secicilik midir bilemiyorum..
agzina saglik.
duylerim diken diken hala.

Unknown dedi ki...

"ah bu ben kendimi nerelerde bulsam/
çekilsem sahillere hayaller mi kursam"
çok güzel evet.

ahh gülçin pembe gözlüklerinden ben de istiyorum,çok lazım,hemen lazım,acil lazım:))

ya ben seni hiç siyah gözlüklü düşünemiyorum zaten, bende fena durmaz arasıra:))

smoke,notumu aldım, izlicem mutlaka, teşekkürler...

sevgiler...

elektra dedi ki...

pembe gözlük iyidir iyi:)
cnbc-e o gece başka bir film diyor gazetede ??? öyle de merak ediyorum ki o filmi, umarım dediğin gibi olur, yayınlanır. teşekkür ederim.

ABİ dedi ki...

ben bilmezdim mesela,
bir kaç yıl öncesine kadar
iki çarpı iki yatağımda
bana kalan ufacık yerde
böylesi rahat ve mutlu uyuyacağımı..
şimdilerde bana bakan bir minik yüz
ve uzattığı minicik eli,
o kadar huzurlu kılıyor ki herşeyi.

Varsın uyuduğun yer dar, yastığın rahatsız olsun..
ne gam..