.

.

25 Aralık 2007 Salı

asla yalnız yürümeyeceksin

asla yalnız yürümeyeceksin
fırtınada yürürken başını hep dik tut,
ve karanlıktan sakın korkma.
çünkü sonunda altın rengi bir gökyüzü
ve mutluluğun gümüşten şarkısını bulacaksın.
hayallerin sarsılsa da, alt üst olsa da,
rüzgarda, yürümeye devam et
yağmurda, yürümeye devam et.
kalbinde umutla, yürümeye devam et
ve bil ki, hiçbir zaman yalnız yürümeyeceksin
asla ama asla yalnız yürümeyeceksin

şimdi şu sözlerin güzelliğine bakar mısınız? bu öyle güzel bir şarkıdır ki.. "you’ll never walk alone", 1945 yılında oscar hammerstein tarafından carousel adlı müzikal için yazılmış ve richard rodgers tarafından bestelenmişti. elvis, sinatra ve gene vincent tarafından yorumlanmıştı. 1963'de Pacemakers adlı bir İngiliz grup tarafından yeniden yorumlandı. pink floyd'un 1971 tarihli meddle albumundeki fearless adli sarkida arka planda da "you will never walk alone" duyulur Liverpool taraftarlarinin sesinden. çünkü bu şarkı o yıllrdan beridir Liverpool futbol kulübüyle özdeşleşmiştir.


(hep romantik film yazacak değilim ya canım, biraz da futbol yazsam ne olur?) şimdi bu nerden çıktı diyeceksiniz (dersiniz siz, ben bilirim). sevgili abi bir gönderisinin altına not yerine notingam forist yazmış, sevgili rehavi de çocukluğunun takımının notingam forist olduğunu yazmış. ben de çocukken Liverpool'luydum. geçende eski defterleri karıştırırken, anket defterimi buldum. şimdiki gençlerin öyle şeyleri yoktur herhalde. bu anket defterleri genelde kızlar tarafından hazırlanıp, sol sayfalarına o dönemin meşhurlarının gazeteden kesilmiş resimlerinin yapıştırıldığı, sağ sayfalara ise defter sahibinin sorduğu bir takım antin kuntin sorulara cevapların yazıldığı bir defter türüdür. elimde tuttuğum defterdeki ünlü resimlerine baktığımda görüyorum ki, dallas dizisi oyuncularından Prenses Diana'ya, Nastassia Kinski'den Simon Templar'a kadar uzanan bir yelpaze adeta 1980'li yılların zaman tüneli gibi. resimlerin yanlarına da o günlerdeki popüler şarkılardan sözler yazmışım, komik bir el yazısı filan. bir çok arkadaşım da doldurmuş defteri, kimini hatırlayamadım bile. 1980'ler diyorum, huuu... neyse, bu defterin son sayfasında da Liverpool'un 1980 Ağustos'unda West Ham United ile oynadığı kupa maçlarının kadrolarını yazmışım.


Kadroya bakar mısınız: Kalede Clemence, 2 Neal, 3 Alan Kennedy, 4 Orlen, 5 Roy Kennedy, 6 Hansen, 7 Daglish, 8 Sammy Lee, 9 Hayvey, 10 McDermot, 11 Swiss. bu maç 0-0 bitmiş, ikinci maçta ise Liverpool kadrosundaki değişiklikler şöyle: 4 Thomson, 9 Ian Rush, 11 Jimmy Ceys. bu maçı Liverpool 2-1 kazanmış. bu kadroların yanında da Liverpool'un avrupa kupasında Bayern Munich ile yaptığı maçların kadroları var. Bayern'de de o dönemde gözde futbolcular Rummenigge, Breitner, Aguntayler, Liber Hönes, Dieter Hönes.. Bayern'le ilk maç 0-0 bitmiş, ikinci maçın sonucunu yazmamışım. şimdi netten aradım, bulamadım, arşivleri iyice didiklemek lazım. Liverpool'un o dönemdeki kadrosundan Daglish'i ve Rush'ı hala bugün gibi hatırlarım nedense. Rush, 1980'de 19 yaşında genç bir yetenekti, zayıf ipince uzun bir adam. Daglish ise hırçın. şimdi herhalde teknik direktörlük yapıyorlardır ya da emekli olmuşlardır çoktan. insan yaşlandığını bir de buradan anlıyor yani, senin dönemindeki futbolcular teknik direktör oluyorlar :)) neyse, alem kızmışım ben valla.

Meraklısına Not: "you will never walk alone" şarkısını Liverpool tribünlerinden dinlemek için buraya ve buraya tıklayabilir, buradan 3 tenorun konser kaydına (Domingos, Carrera, toprağı bol olsun Pavarotti) gidebilir, hatta "yahu ben Pacemakers versiyonunu merak ettim" derseniz buradan o versiyonu, Kral Elvis nasıl söylemiş merak ediyorsanız da buradan dinleyebilirsiniz.

5 yorum:

Sem dedi ki...

Gülçin’ciğim, Şaşşırdımm…
Bir zamanlar Liverpool taraftarı olabileceğin aklıma bile gelmezdi:) Seni Liverpool’a götürmek şart oldu artık:))

deger dedi ki...

Sevgili Gülçin,

Ben Elvis versiyonunu sevdim.

Sağol valla, Elvis'in yaşadığı zamanlar benim fakülte zamanlarımdı. O günleri hatırlamak, biraz gülümsemek, biraz hüzün.....Ama Elvis'i karşımda görmek bana çok iyi geldi gerçekten. Hele bir diskotekte onun "Hound dog" ve "Blue suede shoes" adlı şarkıları eşliğinde, bir dans yarışmasında birinci olduğumu hatırlamam bende ne duygular uyandırdı bilsen....
Teşekkür ve sevgiler.

Öykücü dedi ki...

Her defasında şaşırıtıyorsun beni Gülçin.Liverpool taraftarı olman mesela çok ilginç:)Ben galatasaraylıyım mesela.Ne kadar sıradan:P

Seni okumak zevk.

Sevgiler..

gülçin dedi ki...

sevgili sem,
şaşırrma :)tabii gideriz liverpool'a da, kapısında "you will never walk alone" yazan kulup binasının resmini de çeker buraya koyarız. neden olmasın?

sevgili degree,
ben de elvis versiyonunu sevdim. öyle usul, öyle duygulu.. hem bu dans yarışmasını neden yazmıyorsun, merak ederiz biz :)

sevgili öykücü,
babam rahmetli pek meraklıydı spora. o yüzden maçların hiçbirini kaçırmazdı. ben de oturur onunla izlerdim. izleye izleye sevmişim işte. aslında ben de Trabzonsporluyum. kuzenim oynardı takımın yıldız olduğu zamanlarda. odamın duvarlarında bir sürü trabzonspor posteri vardı. onları dişmacunu ile yapıştırırdım duvara, çıkardığında izi kalmazdı. biz uzun süre kiracı olduğumuzdan duvarlara zarar vermemek için böyle bir yol bulmuştuk. seni okumak da zevk, gerçekten.

sevgiler

Adsız dedi ki...

bi gün yine arkadaşlarla maç yapıyoruz. baktım, uzaktan zayıf, ipince uzun bi adam bizi izliyor. sonra maç bitti bu kendini tanıştırdı. kim?
kim? rush. ian rush.
dedi oğlum, hemen gel pazartesi liverpool'da başla.

dedim ki o'na :
liverpool yalan. ac.milan gerçek.
evet.
böyle.