.

.

13 Mayıs 2014 Salı

Sakın Şaşırma:Orhan Veli 100 Yaşında..



İlk ezberlediğim şiirler O'nundu. Hala aklımda hepsi. Sadece kısa oldukları için değil, çok yürekten ve benim dilimden oldukları için. Bu yıl yüz yaşında olacaktı yaşasaydı. Benden genç ölmüş, gepegenç, otuz altı yaşında. Ne acı.

Önce Oyuncak Müzesi'ndeki Yaratıcılık Atölyesi'nde konuşmacı olarak ağırladığımız sevgili Şeref Özsoy ve Fatin Hazinedar ile başladı. Şeref Özsoy'un Orhan Veli'ye olan sevgisinden, iğneyle kuyu kazar gibi yıllar sonra duyduğu her ayrıntının peşinden giderek onun hakkında yazdığı kitaplardan,  Beyoğlu'nda açtığı Orhan Veli Şiir Evi'nden, şimdi de Yapı Kredi Kültür Merkezi'nde açılacak olan "Orhan Veli 100 Yaşında" sergisinden, bol bol da Orhan Veli'li anılardan konuştuk. Yıllar önce Ayna Yayınevi'nin iki kez bastığı ve artık sahaflarda bile çok ender bulunan "Kanık'sadığım Biri:Orhan Veli" adlı kitabın peşine düşülmesi not alındı.

Derken, Orhan Veli'nin büyük aşkı Nahit hanıma yazdığı mektuplardan oluşan kitap çıktı: Yalnız Seni Arıyorum. İstanbul-Ankara arasında yaşanan, maddi imkansızlıkların çokça bahsedildiği, ama çok içten ve derin bir sevginin çoğu zaman iç burkan mektupları..

Ardından, Levent Cantek'in yazıp Berat Pekmezci'nin resimlediği şahane grafik roman Emanet Şehir alındı, Bodrum'da deniz kenarında okundu.  Emanet Şehir, 1940'ların sonu Ankara'sında geçen bir hikaye. İçinde o döneme damgasını vurmuş, ağırlığını oluşturmuş sanatçılar, politikacılar, eleştirmenler ve olaylar var. İçlerinde Orhan Veli'yi de görür gibi oldukça iyice keyiflendim.Okumaya öyle dalmışım ki, mevsimin ilk güneşinden yararlanmak için sıvadığım pantolondan görünen bacaklarım amele gibi yanmış, hala duruyor.

Sonra baktım sergi 15 Mayıs'ta bitecek, biz hala gitmemişiz. Dün düştük yollara. Dün de ne günmüş arkadaş. Köprüler kilit. Bahaneyle metro-vapur-tramvay derken gene İstanbul'un bilcümle vasıtasına bindim. Ne gam, İstanbul her dem şahane! Sergi, sizi aşağıdaki şekilde karşılıyor:


Gene de şaşırıyorum, Orhan Veli yüz yaşında ha! Nasıl hala bunca canımızdan peki?

Merdivenlerden sergi salonuna ilerlediğinizde tam karşınıza çıkıyor işte, beyaz bir bankta oturmuş, başını hafif atmış arkaya, yine neler düşünüyor kimbilir. "İlahi Orhan, nerden bulursun bunları?" diye soruyorum, cevap vermiyor.


Duvarlara ince iplerle şiirlerini asmışlar arkalı önlü, hepsini okuyoruz. İşte benim favorilerim: Dalgacı Mahmut, Zilli Şiir ve Baharın İlk Sabahları.





İç salonda ise orta kısımda tüm Yaprak dergileri var, çepeçevre duvarlarda da fotoğrafları, çocukluğu, öğrenciliği, dostları, Ankara günleri, İstanbul günleri... Bir bölümde yayınlanmış kitapları ve çevirileri var, şiirlerinden yapılmış şarkıların plakları, gösterilerin afişleri.. Küçük vitrinlere el yazmalarını koymuşlar, yarı Osmanlıca yarı Türkçe; el yazısına bakmaya doyamıyoruz.


Sergiden nedense sersemlemiş, çarpılmış halde çıkıyoruz. Görevimiz bitmedi. Hedef: Orhan Veli Şiir Evi! Bir Beyoğlu sokağının içinde, birinci katta bir Ev burası.



İki oda topu topu. Biri tıka basa ve günlerce kendinizi kaybedebileceğiniz kadar çok kitapla dolu, ortada bir koca masa, oturup okuyabilir veya yazabilirsiniz. diğer oda ise kafe tarzında, küçük masalar ve oturma grupları var. Duvarlar Orhan Veli şiir ve resimleriyle dolu.



Bu dünyadan hiç ayrılmak istemiyoruz. Kesinlikle bir daha gelmek kaydıyla kalkabiliyoruz yerimizden. Çıkarken kapıdaki Ekmek şiirini yeniden okuyup, Berkin'e ve geçen sene kaybettiğimiz diğer Gezi gençlerine selam çakıyoruz.


İnanmayacaksınız bitmedi. Ardından kalkıp gene bir Beyoğlu arka sokağında Şeref Özsoy'un sahaf dükkanını bulup, binbir emekle ele geçirdiğim "Kanık'sadığım Biri: Orhan Veli" kitabını imzalatıyorum. Öyle güzel bir ithaf yazıyor ki Şeref, bakar mısınız?


İstanbul'da şahane bir gün işte! Hala şaşıyorum, ne diyorsunuz, Orhan Veli yüz yaşında mı?

1 yorum:

Vladimir dedi ki...

AAa sergiyi laçırcaktın demek biz bütün izmir gidip gördük onu :)

Şaka şaka.

Çok eneteresan ya ben de görmek isterdim. Ama onca vesaiti duyunca vaz cayardım kesin.


Resinmler çok ilginç face de de paylaşsana bunları :=)