.

.

7 Mayıs 2014 Çarşamba

Bakarsın Bulutlar Gider


Özen Yula çok severek takip ettiğim bir yazar. Oyun ağırlıklı yazdığı metinler, genelde duygusal çözümleme ağırlıklıdır. Öykü ve romanlarında da bu hissedilir. 2009 yılında Gizli Aşk Bu isimli romanı için de yazmışım, hatırlamak için buraya. Şimdi, Bo Sahne son oyununu sahneliyor. Mart 2014'te ilk kez sahnelenen oyunun adı Bakarsın Bulutlar Gider. Oyunun eleştirilerini daha önce okumuş ve çok merak etmiştim. Ancak tüm sahneler Avrupa yakasında olduğu için bir türlü fırsat bulamamıştım görmeye (ki bu benim için çok feci bişey). Dün gece ise Oyun Atölyesi'ne gelince oyun, orada olmam kaçınılmazdı. Gizli Aşk Bu kitabını çantama atıp düştüm yollara. Metroda kitabı onca yıl sonra yeniden karıştırıp, kendi kendime gülümsediğim de doğrudur.


İki kişilik, tek perdelik, 70 dakikalık bir oyun. Oyuncular Selen Öztürk ile Kenan Ece'yi değişik TV dizilerinden yanıyoruz, ama daha önce tiyatro sahnesinde izlememiştim. Oyunu beklerken, Oyun Atölyesi'nin şahane kafesi Antre'de Özen Yula'yı gördüm. Tanışıyormuş gibi gülümsedik, birbirimize doğru yürüdük ve el sıkıştık. Sonra çantamdan Gizli Aşk Bu'yu çıkardım ve imzalamasını rica ettim. İçinden Ece Temelkuran'la Asu Maro'nun kitapla ilgili yazdıklarının gazete kesikleri olan kitabım bir de yazarının imzası ile taçlandı. Dileğin güzelliğine bakar mısınız?


Sonra oyun başladı. Oldukça kitsch ve İslami öğelerle süslenmiş bir salon dekoru. Akşam namazını kıldıktan sonra salona gelmiş, tespihini çekip dualar okuyarak, kapının kilidini yeniden kontrol eden bir genç kadın. Tüm hayatı çalan kapı sesiyle ve 2 ay önce intihar eden eşinin adını hiç duymadığı arkadaşının kendisine bir emanet getirdiğini söylemesi ile alt üst olacaktır. Oyun boyunca hiç düşmeyen tempo, duygusal iniş çıkışlar, iç dökme ve sinir buhranları, seyirciyi hiç sıkmadan merakla izleniyor. Sonuç: oyun sonrasında ayakta alkışlayan ve  tüm bu bunalımlara rağmen "Bakarsın Bulutlar Gider" diyerek gülümseyerek tiyatrodan ayrılan seyirciler.
"Ben onu beklerken kendime alıştım" ve "Sevişirsen değil, seversen geçer" replikleri de unutulmazdı. Emeği geçen herkese teşekkürler. Sevgili Özen Yula, bir sonraki metnini heyecanla bekliyorum.

Not: Oyunla ilgili bir kaç eleştiri okumak isterseniz, burada ve burada.

Not2: İKSV, 42. İstanbul Müzik Festivali için ölümünün 60. yılında anmak üzere Sait Faik için Fazıl Say'a özel bir eser hazırlattı. Özen Yula'nın yazdığı ve sahneye koyduğu, bir edebiyat-müzik buluşması olan eserde tiyatro oyuncuları Demet Evgar, Songül Öden ve Esra Bezen Bilgin anlatıcı rolünü üstleniyor. Fazıl Say'ın piyanosu başında yer alacağı konserde, etkileyici sesleri ile Birsen Tezer ve Serenad Bağcan'ın yanı sıra Borusan Quartet, kanunda Hakan Güngör, kemençede Derya Türkkan ve vurmalı çalgılarda Aykut Köselerli de sahne alacak. Eserin dünya prömiyeri 25 Haziran Çarşamba akşamı saat 21.00 de Sait Faik Abasıyanık'ın yaşamının büyük kısmını geçirdiği Burgazada'da yapıldıktan sonra, eser 26 Haziran'da da Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi'nde aynı saatte seslendirilecek. Biletler satışta, haberim yoktu demeyin.








3 yorum:

Vladimir dedi ki...

AAa kitabı imzalatışsın. harika :)

Tekin Öztop dedi ki...

Malesef oyunu hiç beğenmedim. Detaylı yorumlarımı sarapvepeynir.com'da yayınlayacağım

gülçin dedi ki...

Takip edeceğim, teşekkürler :)