bu öğlen gene Retro'daydım. her zamankinden daha kalabalıktı sanki. bu yüzden mutad masam yerine girişe yakın başka bir masaya oturdum. biraz sonra hemen yanımdaki masaya bir çift geldi oturdu. etrafa bakışlarından yabancı olduklarını anladım, elimdeki kitaba yoğunlaştım (Norveç'te geçen bir roman okuyorum şimdi, ismi: At Çalmaya Gidiyoruz. Per Petterson yazarı. Geçen yıl yayınlandığı her ülkede çok beğenilmiş ve çeşitli ödüller kazanmış bir kitap. yağmurlu ve kasvetli bir İstanbul öğleninde, karlar içindeki Norveç'te geçen bir kitap okuyorum yani). kendi aralarında konuşmaya başladılar, aaaa tanıdık bir dil bu; hızlı hızlı, insanın ağzında akide varmış gibi konuştuğu bir dil. ispanyolca !! hemen aklıma seyrettiğim bütün Pedro Almodovar filmleri geldi; Sinir Krizinin Eşiğindeki Kadınlar, Kika, Bağla Beni, Konuş Onunla, Annemle İlgili Herşey, Kötü Eğitim, Dönüş... filmlerden sahneler.. iki yarım gün geçirdiğim Madrid, blogumun ilk yazısında kullandığım Don Kişot ve Cervantes heykeli önündeki fotografım, içinde kuşlar uçan Madrid Merkez İstasyonu... yemekleri bitince onlara "İspanya'dan mısınız" diye sordum, "ah, si" dediler. "sizi dinlemek bir almodovar filmi seyretmek gibiydi, çok hoşuma gitti" dedim. "oh, really" dediler, güldük beraber. dünya küçük mirim.
Meraklısına Not: Yazıda kullandığım resmi sevgili Sem benim için çizmişti; hem Flamenko dans ayakkabısı, hem kırmızı; kısmet bugüneymiş. kendisine tekrar teşekkür ediyor, sevgilerimi yolluyorum.
4 yorum:
(: Bugun icin hos bir ayrıntı eklenmis zihnine.. Tatlı anılarına bir gitmis, havalandırmıssın onları.. Cok hosuma gitti.. Cepte tatlı, tombiş anıları olması ne guzeldir insanın..
Resimde, tam uygun dusmus konuya.. Ellerine saglık Sem'in diyoruz o zamansı..
Norveç İspanya Nişantaşı... Ufacık bir yazıda nerelere gittik:)
Ne iç ferahlatıcı bir yazı. Karlar içinde de olsa başka bir ülkeye gitmek, iki insanın konuşmasıyla güzel anıların tekrar canlanması ne hoş. Şu yağan yağmura karşı ben de evime gidip kitabımı bir alsam da rahatlasam şöyle..
Yorum Gönder