.

.

30 Aralık 2007 Pazar

şimdi ne olacak


Dünkü yaratıcılık semineri dersimiz bir harikaydı. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden gelen üniversite öğrencisi misafirlerimizle salon komple doluydu, oldukça hengameli, bol gülüşmeli, eğlenceli bir oturum oldu. Önce bir kısa animasyon çizgi film izledik, Pixar’ın yapımı, hani şu pek sevdiğimiz “Finding Nemo”, “Cars” ve “Ratatouille” animasyon filmlerini yapan, çok yaratıcı kuruluş. Meğerse onların kısa film koleksiyonları varmış dvd olarak yayınlanmış (lütfen hala alamadığınız veya karar veremediğiniz yılbaşı hediyesi varsa, bunu alın, küçük ya da büyük fark etmez, çok makbule geçer, seyredip gülerken de beni hatırlayın yeter). Bu film üzerine neredeyse bir saat konuştuk. Belli yerlerde durdurup “şimdi ne olacak” diye sordu Akgün, cevaplarımızla da çok eğlendik sonradan. Linki burada, daha fazla anlatmayacağım ilk seyretmenizin keyfini kaçırmamak için, ama aslında ondan konuşmak için çıldırıyorum.. lütfen seyretmeden geçmeyin.

Çizgi filmin yarattığı dalgalanma geçtikten sonra, bir fotograf serisi izledik, etkileyici yaşlı insan portreleri. “Bu fotografların ortak yanı nedir” diye sordu Akgün önce, sonra bu fotografları çeken arkadaşının hikayesini anlattı ki ayrı bir yazı konusu olması daha uygundur. Sonra yazmayı düşünüyorum.

Sonra da “Snow Cake” isimli bir filmin (başrollerinde Alan Rickman ve Sigourney Weaver oynuyor, Türkçe’ye Kar Pastası olarak çevrilmiş, ismini duydum ama izlememiştim) ilk on dakikasını izledik. Gene durdurup, “şimdi ne olacak” diye beyin fırtınası yaparak. Bu bölümde nedense ben tahminlerimde daha başarılıydım sanırım, oldukça beklenmedik gelişiyordu, dann diye kalıverdik bir yerinde. Dersten çıkarken herkes filmin tamamını izlemek için kağıtlara filmin adını not alıyordu, izlemediyseniz siz de listenize alın bence.

Akgün bir şeyi izlerken ya da okurken durdurup ya da bırakıp, kendimize sonra ne olacak diye sormamızın yaratıcılık konusunda bizi çok geliştireceğine inandığını söyledi. Öyle ya, herkese göre o noktadan sonrası başka, o halde neden o kadar çok şey yok? “Hayatım roman lafına da inanmıyorum” dedi “eğer yazılmamışsa roman değildir.” İşte böyle.

4 yorum:

ulku dedi ki...

Sevgili Gülçin,
Hayatımızın bazı anlarında "şimdi ne olacak?" diye sorduğumuz olmuştur. Ne yazık ki sonra olacakları yönetme şansımız pek olmuyor. Mutlaka sözettiğin dvd'yi alıp izlemek istiyorum.
2008 yılında hayatındaki "şimdi ne olacak?"ları yönetme şansına sahip olmanı diliyorum.
Kucaklar ve öperim.
Sevgiler

M.M.K. dedi ki...

"eğer yazılmamışsa roman değildir!" doğru tespit. Öyle ya yaz/şarken de sormaz mı insan şimdi ne olacak diye?

elektra dedi ki...

sevgili gülçin, resmini koyduğun mini animasyonu, aldığım bir pixar çizgi filminin başında bonus olarak izlemiş ve bayılmıştım. acaip sürprizli bir mini eğlenceydi. ama ben, bunları demekten önce, mutlu yıllar demeliydim sana. yeni yıl yaratıcılığına yaratıcılık katsın. sevgiler:)))

Sem dedi ki...

Gülçin'ciğim, ben 'şimdi ne olacak?' oyununu çok tuttum. Kesinlikle uygulamaya koyacağım; benle beraber film izleyenlerin vay haline:))

Kocaman sevgiler