Kürklü Merkür’ü anlattım ya size, o gece birşey daha oldu, yazının etkisini hafifletmesin diye sakladım sizden. Hani size dekorunu da anlatmıştım ya; etrafta parçalanmış kitaplar, uçuşan sarı sayfalarla dolu darmadağınık bir oda. Bir de ben en önde oturdum (oturma düzeni yok, içeri giriş sırasına göre herkes seçtiği yere oturabiliyor). . İşte ben en önde pür dikkat oyunu izlerken, bir itişme sırasında oyuncular ayağımın dibinde dövüşürken ve benim içimden “ah durun canım yapmayın böyle” demek gelirken, dekoru oluşturan sayfalardan biri uçtu uçtu ayağımın dibine kondu. Ben de baktım sayfaya, bastım üstüne ve kendime çektim, oyunun sonuna kadar ayağımın altında bir kağıtla oturdum. Oyun sonunda da alıp çantama attım bakmadan. Biri görür de “han’fendi han’fendi buralara gelmişiniz ama bakıyorum da maşallah dekoru yürütüyonuz” derse ne diyeceğimi bilemeden, gene de aldım işte. Sonra Taksim’e varıp otobüse binince “neyse halim, çıksın falim” diyerek sayfayı özenle çantamdan çıkardım. Derleme bir şiir kitabının sayfasıymış, arkalı önlü iki şiir varmış üstünde. Heyecanla okumaya başladım ilkini. İlk mısra şöyle:
“afrikalı bir çocuğum ben”
tüh. Bunun benim falımla pek ilgili olduğu/olabileceği söylenemez. Geçtim arka sayfadakine, aman Allah!
“bir gül versem alır mısın
el sallasam anlar mısın
bir göz kırpsam güler misin
benim tatlı küçüğüm”
diye başlayan, 3 kıtalık bir şiir. Yoksa mani mi demeliyim? Manilerden Hep anlar (bkz: http://hepomutsuzcocuk.blogspot.com/2007/10/mni-mania.html), ben ne anlarım :))
Koskoca bir oda dolusu, binlerce sayfadan bana düşen bu işte. Keşke dekoru almasaydım, pişmanım. Oyuna bir dahaki gidişimde sayfayı iade edeceğim. Fal mı? Hiiiiiç, boşverin.
5 yorum:
Gülçin'ciğim gene ne güzel döktürmüşsün öyle. Gittiğin her tiyatrodan bir hatıra alırmısın böyle:)) Ben de esinlendim ve çantamdan çıkardığım ilk sakız daki maniyi yazıyorum:)
Yüzü pek soğuk bu ara
Sana kızması numara
Biraz ilgi görmek için
Rol yapıyor aklı sıra
Sevgiler
Demek öyle ve böyle,
Ben de söyleyeyim şöyle:
Yarin sarhoş olmuş sevdanla
Bak nasıl değişti zamanla
Sevgisini bloğa dökemez
Sen de tavırlarından anla
Ne dersin Gülçin, oldu mu söyle:))
:))))))))Vay vay vay!Bankacılık,yazarlık,sanatseverlik derken sen işi epey ilerletmişsin,bir de aşırmacılık ha..Hem de nerden tiyatrodan.Hem de hangi tiyatrodan oda tiyatrosu gibi mini minnacık oyuncularla içiçe oturduğun yerden,oyuncuların gözlerinin içine baka baka,ayak çabukluğuyla..
Kitapsıza bak ya,sanki evde kitabı az bi de yaprak yaprak tiyatro dekorundan kitap aşırıyo..
Üstelik bize de oyun balyoz gibiydi,yok eve gittim de feysbuktan oyunculara tebrik yazısı yazdım da bilmem ne ayakları çekiyo.Sonra çıkıyo meydana asıl niyet:)))Üstelik de niye,fal bakacakmış..
Gülçin gece yarısı kahkaha ata ata okurken,bir de sonunda benim eski yazıya link verdiğini gördüm,sağol.Hay sen iyi olasın emi.
Sevgiler çok..
Yeşilça^'da figüranları azarladıklarını biliyoruz; "kardeşim dekorları yemeyin!!!" diye.
Tiyatrodan dekor devşirildiğine de ilk kez şahit oluyorum. Ben oyuncu olsam kesin müdahale ederdim. Herkes bir sayfa alsa dekor kalmaz, oyuncu oynayamaz, şaşırır ne diyeceğini bilemez.
valla vladimir, çok sayfa vardı, al al bitmez gibi geldi bana. zaten niye sanki koca panoyu götürmüşüm gibi geliyorsunuz üstüme bilmem :)) iade edicem dedim ya kardeşim, pişmanım dedim ya ayol. varsa cemal süreya sayfası, ondan isteyeceğim :)))
sevgiler.
Yorum Gönder